Yazılımlar Nasıl Korunur, Yazılımlar Patentlenebilir mi?

Yazılımlar Nasıl Korunur, Yazılımlar Patentlenebilir mi?

Bugün teknolojik olarak bulunduğumuz nokta her ne kadar bize oldukça sıradan gelse de, bundan çok değil, elli sene öncesine bakıldığında bilim kurgu filmi niteliğindeydi. Gelinen noktada teknoloji, vazgeçemeyeceğimiz şekilde hayatımızın her anına girmiştir. Elbette ki insan unsuru var olduğu müddetçe değişim ve gelişim de büyük bir hızla devam edecektir. Hukuk ise, bu değişimden en çok etkilenen alandır. Değişme yeteneğini kaybeden sosyal sistemler hayatta kalmak yeteneğini de kaybederler.[1] Çünkü değişim araçlarından yoksun bir sistem kendini koruma araçlarından da yoksun sayılır.[2]

 

Teknoloji alanında bilgi temelli faaliyetlerin artması ile bunların aiditiyetine, koruma yöntemlerine, maddi ve manevi hakların niteliğine ilişkin alanların da düzenlenmesi zaruriyeti ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar dünyada ve ülkemizde bu alanda hukuki düzenlemeler mevcut olsa dahi, gelişen teknoloji ile pek çok gri alan kaldığı da yadsınamaz bir gerçektir. Özellikle bilgisayar tabanlı buluşlar bakımından yeterli koruma sağlanıp sağlanmadığı, patent korumasından yararlanılıp yararlanılamayacağı konuları tartışmalıdır. Uluslararası alanda içtihatlarla çerçevesi oluşturulmaya çalışılan, fakat çelişkili kararların da doğduğu ve yeknesaklık oluşturulamayan, ülkelerin kendi takdirlerine bırakılmış bir alandır. Bu makalemizde; bilgisayar programlarının, yazılımların, algoritmaların ve sair hazırlık tasarımlarının hangi korumadan yararlandığı, patentlenebilir olup olmadıkları, akabinde bilgisayar tabanlı buluşlar bakımından patentlenebilirlik imkan ve kriterleri ulusal ve uluslar arası bazda ele alınacaktır.

 

TÜRK HUKUKUNDA BİLGİSAYAR PROGRAMLARININ, YAZILIMLARIN VE DİĞER HAZIRLIK AŞAMALARININ HUKUKİ KORUNMASI

Mevzuatımızda 6769 s. Sınai Mülkiyet Kanunu 82. Maddede Patentlenebilir buluşlar ve patentlenebilirliğin istisnaları düzenlenmiştir. Söz konusu madde uyarınca buluşların patentlenebilmesi için; 1. Yenilik, 2.Buluş Basamağı, 3. Sanayiye Uygulanabilirlik şartları aranmaktadır. Bilgisayar programları ise; (c) bendi uyarınca istisnalar kapsamına alınmakla, patent korumasının açıkça dışında bırakılmıştır.

Hukukumuzda bilgisayar programları ve hazırlık tasarımları; 5846 s. FSEK uyarınca ilim ve edebiyat eserleri kapsamında kabul edilmiştir. Dolayısıyla şartlar varsa, telif hakkı korumasından yararlanılabilecektir. Bilgisayar programları; algoritmalar, kodlar ( kaynak kodu(source code) ve nesne kodu(object code) ), arayüz, kullanıcı arayüzü ve program akışından oluşur. Hukukumuzda ‘hazırlık tasarımı’ olarak nitelendirilen arayüzler, modüller, kodlar, program akışı ve sair programlama sürecinin tüm aşamaları da eser kapsamına alınmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken husus; tüm bu arayüzler, algoritmalar ve sair hazırlık çalışmaları sonucunda bir program ortaya çıkarılması zorunluluğudur. FSEK, açıkça hazırlık tasarımı olarak nitelendirdiği işbu hususların eser niteliği taşıması için, sonucunda mutlaka bir program ortaya çıkması koşulunu getirmiştir. Buna göre, tamamlanmayan algoritmalar, kodlar, arayüzler eser korumasından yararlanamayacaktır.

Sonuç olarak, hukukumuzda bilgisayar programları ve sonucunda bir programa dönüşmesi şartıyla hazırlık tasarımları( algoritmalar, kaynak kodu(source code), nesne kodu(object code), program akışı, arayüz..) 5846 s. FSEK uyarınca, ilim ve edebiyat eserleri kapsamındadır ve sahibinin hususiyetini taşımaları şartıyla telif hakkı ile korunmaktadır. Dolayısıyla doğrudan bir algoritmanın, kodların, bilgisayar programının ya da yazılımın kendisine patent alınamamaktadır.

Telif hakları, eserin meydana getirilmesiyle kendiliğinden doğar. Koruma, eserin kamuya sunuluşu ile kendiliğinden sağlanmaktadır, tescil kurucu unsur değildir. Telif hakkı koruması, eser sahibinin yaşamı boyunca ve ölümünden sonra 70 yılı kapsar.[3] Buna göre bilgisayar programı oluşturulduğu andan itibaren doğal korumadan yararlanacak, program üreticisinin hayatı boyunca ve ölümünden sonra 70 sene boyunca telif hakkı ile korunacaktır. Bu minvalde, telif hakkı sahibi; program üzerinde maddi ve manevi haklarının korunmasını isteme hakkına haiz olacaktır.

Ancak telif hakkı koruması, özellikle bilgisayar programcılığı alanında faaliyet gösteren büyük firmalar bakımından yetersiz bulunmaktadır. Çünkü Eser üzerinde korunan hak; eseri oluşturanın işleme tarzıdır. Eserin konusu koruma kapsamında değildir. Yani, telif hakkı ile sağlanan koruma sadece bilgisayar programının orjinalliğine yöneliktir. Bilgisayar programının gerçekleştirmiş olduğu teknik fonksiyonlar hiçbir şekilde korunmamaktadır. [4] Örneğin; e-mail anlık bildirim (push notification) yazılımı modern anlamda 2003 yılında Blackberry şirketi tarafından bulunmuştur. 2009 yılında ise Apple tarafından kullanılmıştır. Anlık bildirim sistemi üzerinde patent koruması mümkün olsaydı, Blackberry temel fikrin kendileri tarafından bulunduğunu ileri sürüp anlık bildirim sisteminin kullanımını, piyasaya sürülmesini engelleyebilirdi. Fakat eser korumasında yazılımın işleniş şekli korunmakta, ortaya konan teknik fayda ya da eserin konusu korunmamaktadır. Bu nedenle her ne kadar Blackberry firması tarafından eserin işlenmesi, kopyalanması, izin alınmaksızın değişiklik yapılması engellenebilecekse dahi, Apple’ın farklı programlama dilini kullanarak geliştirdiği anlık bildirim sistemi üzerinde bir hak ileri süremeyecektir. Aynı sonucu gerçekleştiren ama farklı bir yazılım dili kullanılan bir program eser korumasından yararlanıldığı müddetçe ihlal kapsamına alınmayacaktır. Çünkü burada münhasıran eserin işleniş şekli korunmaktadır, dolayısıyla aynı programlama dili, kodlar, algoritma kullanılarak ve aynı yazılımsal süreçlerden geçerek oluşturulan bire bir kopya üzerinde ihlalden bahsedilebilecektir.

Bir yandan yazılım sektöründe tekelciliğe karşı bir tutum benimseyenler ve yazılımların patent korumasına dahil olmasına karşı olanlar bulunurken, bir yandan da özellikle bir program geliştirmek üzere emek ve zaman harcayan, büyük ölçüde yazılıma yatırım yapan firmalar tarafından hukuki güvence aranmakta ve patent korumasının gerekliliği savunulmaktadır. Özellikle bu amaçla büyük firmalar tarafından yazılımlar kapalı kaynak kodlu olarak üretilmektedir. Bunun aksine açık kaynak kodlu yazılımlar bugün tüm yazılımcıların erişebileceği, üzerinde işleme yapılmasına izin verilen kodlardır ve yazılımcılar bu kodları kullanarak yeni bir eser ortaya koyabilirler. Bu da yazılım sektöründe tekelciliğe karşı bir tutum olmakla, yazılım sektöründe gelişimin önünü açacaktır.

Dünyada da bu konuda pek çok ihtilaf bulunmaktadır. Fakat uygulanması gereken, hangi ülkede koruma talep ediliyorsa o ülkenin kurallarıdır. Türk Hukukunda; bilgisayar programları, yazılımlar ve programlama sürecine dahil hazırlık tasarımları, şartları taşıdığı takdirde ‘eser’ kabul edilmiştir. Bu durumda hak kaybına uğradığını düşünen eser sahipleri tarafından, rakipleri ve ticari maksatla fikri eserini kopyaladığı/taklit ettiği iddia edilen kişilere karşı TTK Haksız Rekabet hükümleri  (Madde 54- 63) uygulama alanı bulacaktır.

 

 

BİLGİSAYAR TABANLI BULUŞ NEDİR, PATENTLENEBİLİR Mİ?

Bilgisayar tabanlı buluşlar; ilk bakışta bir kısmı veya tamamı bilgisayar programı veya programları tarafından gerçekleştirilen yeni özellikleri içeren, bilgisayar, bilgisayar ağları veya diğer programlanabilir cihazlarla gerçekleştirilen buluşlardır.

Dünyadan örnek vermek gerekirse, Apple firmasının I-phone telefonları için geliştirdiği kaydırarak tuş kilidinin açılmasını sağlayan sistem için Amerika’da USPTO (ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi, United States Patent and Trademark Office)  2011 Yılında patent belgesi vermiştir. [5]

Yukarıda bilgisayar programları, algoritmalar, yazılımlar, akış diyagramları ve sair programlama sürecinin unsurlarının Türk Hukukunda tek başlarına buluş niteliğinde değerlendirilmediği, dolayısıyla patent korumasından yararlanamayacağı açıklanmıştır. Ancak bilgisayar programlarını yalnızca bilgisayarımız vasıtasıyla yaptığımız iş ve işlemlere olanak veren, kolaylaştıran, geliştiren programlar olarak değerlendirmek doğru değildir. Bilgisayar programları bundan çok daha fazlasıdır. Bugün günlük hayatımızda karşılaştığımız her teknolojik cihazın içerisinde, bu cihazın çalışmasına olanak sağlayan programlar bulunmaktadır. Örneğin; pos makinalarının içinde de kartın okunmasına ve para çekmesine hizmet eden yazılımlar bulunmaktadır.

Bilişim sektörü, 4.0. sanayi devrimi veya diğer adıyla endüstri 4.0. ile birlikte pek çok fikri ürün ortaya çıkarmakta ve her geçen gün de gerek dünyada gerekse de ülkemizde bu alanda pek çok başvuru yapılmaktadır. Örneğin yapay zekanın en ünlü örneklerinden biri olan robot Sophia’yi düşünelim. Akıllı Robot Sophia için yalnızca matematiksel formül nitelendirilmesi yapılması fikrimizce doğru olmayacaktır. Yine yapay zeka ürünlerine örnek vermek gerekirse; akıllı drone’lar, Tesla arabaları, akıllı telefonlardaki asistanlar, Google çeviri bunların en bilinenlerindendir. Yapay zeka ürünleri, basitçe söylemek gerekirse akıllı yazılımlar ve akıllı algoritmalardan oluşmuştur. Yazılımlar, algoritmalar Türk Hukuku’nda eser niteliğindedir ve patentlenemez. Fakat bir donanımla birleşerek tekniğin bilinen durumunun aşılması halinde patent korumasının da mümkün olduğunu belirtmek gerekir. Türk Patent ve Marka Kurulu da bu alanda başvurularda büyük bir artış olduğunu bildirmiştir.

Global dünyada bilgisayar programı vasıtasıyla, dış dünyada maddi bir varlığı olan cihazlar üzerinde teknik etkisini gösteren buluşlar için patent korumasının kapılarının açıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Fakat yine de özellikle bilişim sektöründe en başta gelen ülke olan ABD’de ve Avrupa’da bu alanda farklı yaklaşımlar benimsenmiş olmakla birlikte, ayrı ayrı inceleme konusu olmalıdır.

 

AMERİKA’DA YAZILIMLAR VE BİLGİSAYAR TABANLI BULUŞLAR PATENTLENEBİLİR Mİ?

ABD, bugün itibariyle teknolojik, ekonomik alanlarda dünyanın en önde gelen gücüne dönüşmüştür. ABD’de patent ve tescil işlemleri Amerikan Patent ve Marka Ofisi (USPTO) tarafından yapılmaktadır. ABD, patentlenebilir konuları düzenlerken kapsamı oldukça geniş tutmuştur. Konu, ABD Kanunu 35. Başlık 100-112 maddelerinde düzenlenmiştir. ABD Kanunu, patent hakkı sahibine başkası tarafından buluşun yapılması, kullanılması ve satılmasını engelleme hakkı vermektedir.

Madde 101 uyarınca; ‘ her hangi yeni ve faydalı proses, makine, ürün veya bunların birleşimi, veya bunların faydalı ve geliştirilmiş halleri’ patentlenebilir kabul edilmiştir. Hatta ABD Yüksek Mahkemesi’nde bu durum ‘Güneşin altında bulunan ve insanlar tarafından yapılmış her şey patentlenebilir.’ denmekle desteklenmiştir. [6]

ABD Patent kanunu, buluşun “faydalı” olması gerektiğini belirtmiştir. Bu bağlamda “yararlı” terimi; buluşun pratik ve faydalı bir amaca hizmet etmesi mecburiyeti ve aynı zamanda sanayiye uygulanabilirlik kriteri şeklinde anlaşılmalıdır.

Kanunun mahkemeler tarafından yorumlanması, patentlenebilecek buluşların sınırlarını tanımlamıştır. ABD’de doğa yasalarının, fiziksel olayların ve soyut fikirlerin patentlenebilir konu olmadığı kabul edilmiştir. ABD’de öncelikle; buluşunuzun patentlenebilir bir konu içerip içermediği incelenir. Eğer içermiyorsa başvuru reddedilecektir. Bir buluşun patentlenebilecek konu içerip içermediği USPTO’nun 1997 yılında hazırladığı Bilgisayar Tabanlı Buluşlar için İnceleme Klavuzu’nda açıklanmış, içtihatlarla da çerçevesi oluşturulmuştur.

ABD Kanunu 35. Başlık altında bir buluşun patent korumasından yararlanabilmesi için kanunda tanımlandığı gibi ‘’yeni’’ olması gerekmektedir. Buluşun patentli olması, basılı yayında veya bir sunumda, ticari bir fuarda, bilimsel toplantıda, ders olarak veya radyo ya da internet aracılığıyla sözlü olarak koruma talep edilen buluştan önce kamuya açıklanmış olması, daha eski tarihli bir başvuru bulunması hallerinde yenilik unsurunu taşımadığı kabul edilmiştir. İkinci olarak ‘buluş basamağı’ dediğimiz tekniğin bilinen durumunu aşması, aşikar olmamasına bakılmaktadır. Son olarak ise faydalı, pratik ve somut bir fayda elde edilip edilmediği incelemesi yapılmaktadır. Yani yazılımlar ve bilgisayar programları geçerli bir fiziki yapı ile birleşir ve faydalı sonuçlar ortaya koyarsa patentlenebilir. Örneğin bir bilgisayar programı, bilgisayar tarafından okunabilen bir cihazda depo halindeyken pratik, yararlı bir sonuç doğuruyorsa patent belgesi alabilir. ABD Mahkeme kararları ile 1990’lara gelindiğinde unsurları taşıyan her bilgisayar tabanlı buluşa ve metoda patent verilmesi gerektiğine dair kararlar vermiştir. ABD Yüksek Mahkemesi 1981 yılı Diehr davasında, buluşun yeni olmasını sağlayan unsur bilgisayar programı olsa dahi, buluşun temel fikri plastik iyileştirme prosesi ile ilgili olduğundan patent ile korunabilir demiştir. Bu kararla yazılımların patentlenebilmesinin önü açılmıştır. Aynı şekilde, State Street davasında da yazılımlar ‘ yararlı, somut ve elle tutulabilir’ bir sonuç üretiyorsa patentlenebilir, denmiştir. [7] Yine, Amerika’daki 28 Haziran 2010 tarihli BILSKI kararı gereğince; “iş yapma yöntemleri, yazılımlar ve bilgisayar uygulamalı buluşların ‘soyut fikir’ olmadığı sürece korunabileceğini” vurgulanmıştır.

ABD’de patentlenebilirlik incelemesi yapılırken ilk olarak Bilski kararı uyarınca ‘Makine ve Dönüşüm Testi’ baz alınıyordu. Bununla birlikte son içtihatlarda, bilgi çağına uygun bulunmayarak, makine veya dönüşüm testinin uygulanmasından kaçınılmıştır. Örnek verecek olursak; Ultramercial v. Hulu (2011) mahkemesi patentle ilgili taleplerin değerlendirilmesi için farklı bir test uygulamıştır.

Özetle; ABD’de patent korumasından yararlanmak, özellikle Avrupa’ya oranla çok daha kolaydır. Bunun nedeni de konu sınırlamasının çok dar olması ve yazılımların soyut fikirden ibaret olmamaları koşuluyla patentlenebilir olarak kabul edilmesidir. ABD Mevzuatı uyarınca patent koruması için; buluşunuzun öncelikle patentlenebilir nitelikte bir konu içermesi, sonrasında ise yeni, aşikar olmayan ve pratik, somut bir fayda ortaya çıkaran bir buluş olması gerekmektedir.

 

AVRUPA’DA YAZILIMLAR VE BİLGİSAYAR TABANLI BULUŞLAR PATENTLENEBİLİR Mİ?

Avrupa’da 7 Ekim 1977 yılında, Avrupa’daki üye ülkelerin patentlenebilirlik koşul ve şartlarında yeknesaklık sağlanması, Avrupa ülkeleri arası iş birliğinin artması, patent başvurularının merkezileşmesi, etki alanı daha geniş olmakla birlikte kolay biçimde tescil edilebilmesi amaçları doğrultusunda Avrupa Patent Sözleşmesi (European Patent Convention- EPC) yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin yürürlüğüyle birlikte Avrupa Patent Organizasyonu (EPO) kurulmuştur. Türkiye de 2000 yılında EPC’ye üye olmuştur. Bugün tek bir başvuru ile EPC üyesi tüm ülkelerde geçerli patent alınabilmektedir. Avrupa patentinin hangi ülkelerde geçerli olacağına ise, başvuru sahibi karar verir.

Bugüne kadar fikri mülkiyet alanındaki en kapsamlı sözleşme ise; Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması( TRIPS ) ‘dır. Dünya Ticaret Örgütü( WTO ) üyelerince kabul edilmiş olup, ülkemiz de bu sözleşmeye taraftır. Anlaşmanın amacı; uluslararası ticaretteki engelleri ve düzensizlikleri azaltmak, fikri mülkiyet haklarının uygulanmasına ilişkin usul ve önlemlerin ticaret için bir engel teşkil etmemesini sağlamaktır. Bu amaca yönelik olarak, fikri mülkiyet haklarının tanınması, gerekli korumanın sağlanması, üye ülkelerin ulusal planda ve birbirlerine ait fikri mülkiyet haklarını korumaları bağlamında asgari standartların belirlenmesi gibi hususlara anlaşma kapsamında yer verilmiştir. TRIPS bir çerçeve anlaşma olup, üye ülkeler ulusal mevzuatlarını hazırlarken kabul edilen asgari standartlara uymak zorundadır. [8]

Avrupa Patent Sözleşmesi 13 Aralık 2007 tarihi itibariyle yenilenerek yürürlüğe girmiştir. Bu değişiklikler, Patent Kanunu Anlaşması (PLT) ve WTO-TRIPS Anlaşması ile uyumlu düzenlemeleri içermektedir. [9]

Yukarıda belirtilen sözleşmeler uyarınca yazılım ve bilgisayar tabanlı buluşların patentlenmesi hususunda TRIPS 10. Madde ve 27. Madde önem arz eder. Buna göre;

  1. Maddesi uyarınca, “Bilgisayar Programları ve Veri Derlemeleri; 1. Kaynak veya nesne kodundaki bilgisayar programları Bern sözleşmesi kapsamında ebedi eserler olarak korunacaktır.       2. İçindekilerin seçimi veya düzenlenmesi nedeniyle fikri eser oluşturan, makinede okunabilecek şekilde veya başka şekillerde olan, veri derlemeleri veya diğer malzemeler aynı şekilde korunacaktır. Veri veya malzemenin kendisini kapsamayan bu koruma, verinin veya malzemenin kendisinin de mevcut telif haklarına zarar vermeyecektir.’’  Bu hüküm uyarınca kaynak ve nesne kodlarının, veri derlemelerinin de telif hakkıyla korunacağı belirtilmiştir.

TRIPS’in 27. Maddesinin 1. Paragrafı uyarınca patent verilebilir konular “Paragraf 2 ve 3 hükümlerine tabi olarak, patentler, yeni olmaları, buluş basamağı içermeleri ve sanayide uygulanabilmeleri koşuluyla, teknolojinin her alanında, ürünlerle veya usullerle ilgili her türlü buluş için verilebilecektir. Buluş yeri, teknoloji alanı ve ürünlerin ithal veya yerli üretim olup olmadığı konusunda herhangi bir ayrım yapılmadan patent verilebilecek ve patent haklarından yararlanabilecektir” şeklinde düzenlenmiştir.

 

 

Avrupa Patent Sözleşmesi’nin(EPC) 52 Maddesi gereğince;

  1. Yeni ve buluş basamağı içeren sanayiye uygulanabilir her buluş Avrupa Patenti verilerek korunacaktır.
  2. Paragraf 1 kapsamında aşağıdakiler buluş olarak kabul edilmeyecektir: a. Keşifler, bilimsel teoriler, matematik metotları, b. Estetik niteliği olan yaratmalar, c. Zihni, oyun veya iş yapmaya ilişkin şemalar, kurallar ve metotlar ve bilgisayar programları, d. Bilginin sunulması.
  3. Paragraf 2 hükümleri, aynı paragrafta belirtilen ya da münhasıran bu konuları veya aktiviteleri kapsayan bir Avrupa Patenti başvurusunun patentlenebilirliğini engelleyecektir.

 

EPO nezdinde problem- çözüm yaklaşımı benimsenmiştir. Problem- çözüm yaklaşımında 3 ana aşama vardır;

  1. i) “Tekniğin bilinen en yakın durumunu” belirlemek,
  2. ii) Çözümü amaçlanan “nesnel teknik problemi” ortaya koymak,
  3. iii) Tekniğin bilinen en yakın durumundan ve nesnel teknik problemden başlayarak, istemlerde tanımlanan buluşun teknik alandaki uzman kişiye göre aşikâr olup olmadığını değerlendirmek.

Buluş öyle bir şekilde açıklanmalıdır ki, teknik problem ve çözümü anlaşılabilmelidir. Zira problem ve çözüm herhangi bir teknik buluşun tamamlayıcı parçalarıdır.[10]

 

Yukarıda, Avrupa Patenti alabilmek için gereken kriterler ve patentlenemeyecek hususlar belirtilmiştir. Buna göre yine bilgisayar programları ülkemiz mevzuatı gibi istisnalar arasında sayılmıştır. Ülkemiz mevzuatında ve uygulamalarında, EPC esas alınmıştır. Avrupa( EPC ) ve Amerika(USPTO) ’daki farka bakıldığında ise ‘ teknik katkı ‘ kavramı karşımıza çıkmaktadır. Avrupa’da buluşun patentlenebilmesi için teknik katkı mutlaka aranmaktadır. Bir buluşun konusu teknik bir alanda ise, teknik bir sorunu çözüyor ve teknik karakter kullanılarak açıklanmışsa, buluş teknik kabul edilir. Buluş, ‘’ilgili teknik alanda tekniğin bilinen durumuna yapılan katkının alanında uzman kişi tarafından aşikar bulunmaması’ halinde, ‘’ Teknik Katkı’’ kriterini taşır.

 

Teknik bir etki yaratabilmeleri koşuluyla, tüm bilgisayar programları EPC Madde 52/1 kapsamında icat olarak kabul edilir ve bir patentin konusu olabilir. Buluşun ortaya koyduğu etkilerin teknik bir niteliği varsa, yazılım teknik bir problemi çözüyorsa, böyle bir etki yaratan bir buluş, ilke olarak, bir patentin konusu olabilecek bir buluş olarak düşünülebilir. Bilgisayar tabanlı buluş, bilgisayarda çalıştırıldığında yazılım ve donanım arasında bilinenin ötesine geçen bir teknik etki oluşturuyorsa, EPC Madde 52/1, 52/1 uyarınca patentlenmekten dışlanamaz. [11]

Buna göre, bilgisayar tabanlı buluşlar teknik katkı kriterini taşıyorsa ve yazılımlar, ancak bilinen teknik etkinin ötesinde teknik bir etki ortaya çıkarıyorsa patentlenebilmektedir. EPO nezdinde yapılan başvurularda bu kapsamda buluş açıklanırken teknik karakterler (sunucu, veri tabanı, kullanıcı ara yüzü..) kullanılmalıdır. EPO, buluşun açıklanmasında teknik karakter kullanıp kullanılmadığına bakar, buluşun teknik etkisi olup olmadığı incelenir, sonrasında ise bu teknik etkinin bilinenin ötesinde olup olmadığına bakılır. İleri düzeyde, bilinenin dışında bir teknik etki gösteren yazılımlar patent korumasından yararlanır.

İleri teknik etki gösteren buluşlara örnek olarak; otomobillerdeki fren kontrol sistemi, güvenli veri iletimi (encryption of data), işletim sisteminde kaynak dağıtımı verilebilir. Hangi buluşların teknik etki taşıyıp taşımadığı ise, mahkeme kararlarının detaylı incelemesi hususunu gerektirmektedir. Bu alanda da çelişkili kararlar olmakla birlikte, EPO bugüne kadar pek çok bilgisayar tabanlı buluşa patent koruması sağlamıştır.

Sonuç olarak, yazılımların ve bilgisayar tabanlı buluşların patentlenebilirliği konusunda ülkeler kendilerine ait bazı metodlar ve uygulamalar geliştirmiş, genellikle mahkeme kararlarıyla da kriterler somutlaşmıştır. Her ne kadar ülkelerin uygulamaları arasında farklılıklar olsa da, bu alanda merkezileşme adına uluslar arası sözleşmeler imzalanmış, akabinde kuruluşlar oluşmuştur. Bugün ülkemiz, EPC uygun şekilde mevzuatımızda patentlenebilirlik koşullarını düzenlemiştir. Her ne kadar yazılım ve bilgisayar programları patentlenemez hususlar olarak kabul edilse dahi, patentlenebilirlik koşulları sağlayan bilgisayar tabanlı buluşlar açısından patent koruması mümkündür. Ülkemizde henüz bir örneği olmamakla birlikte, EPO nezdinde koşulları sağlayan pek çok yazılım ve bilgisayar tabanlı buluşa patent verilmiştir. Gelişen teknoloji karşısında, TPE nezdinde de yapılan pek çok başvuru gözetildiğinde, yakın zamanda bilgisayar tabanlı buluşların, hatta yazılımların dahi patent korumasından yararlanmasının önünü açacak kriterler veya düzenlemeler getirilme ihtiyacı duyulması olasıdır.

Av. Aybike BERBER

İstanbul,06.03.2020

 

KAYNAKÇA

[1] Sulhi Dönmezer, Toplum Bilim, İstanbul 1994, 11. baskı, 400

[2] Samalel P. Hungtington, vd., Siyasal Gelişme, trc: Ergun Özbudun, Ankara, 1985, 9

[3] 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu

[4] Bayram Daşbaşı, ‘’Bilgisayar Tabanlı Buluşların ve İş Metodlarının Patentlenebilirliği; Dünyadaki Uygulamalar ve Ülkemizdeki Durum’’, Uzmanlık Tezi,  Ankara-2013, s. 23

[5] Bayram Daşbaşı, ‘’Bilgisayar Tabanlı Buluşların ve İş Metodlarının Patentlenebilirliği; Dünyadaki Uygulamalar ve Ülkemizdeki Durum’’, Uzmanlık Tezi, Ankara-2013, s.13-17

[6] Diamond V.Chakrabarty, 447 U.S. 303,1980

[7] Bayram Daşbaşı, ‘’Bilgisayar Tabanlı Buluşların ve İş Metodlarının Patentlenebilirliği; Dünyadaki Uygulamalar ve Ülkemizdeki Durum’’, Uzmanlık Tezi, Ankara-2013, s.59

[8] http://www.telifhaklari.gov.tr/Ticaretle-Baglantili-Fikri-Mulkiyet-Anlasmasi-TRIPS , Görülme tarihi; 05.03.2020

[9] Mehmet Akif Hakan, Mülkiyet, Fikri Mülkiyet, Patent Ve Avrupa Patenti, http://www.mfa.gov.tr/data/Kutuphane/yayinlar/EkonomikSorunlarDergisi/Sayi29/dergi-patent.pdf, Görülme tarihi; 06.03.2020.

[10] Atalay Berk Damgacıoğlu, ‘’Patent Sistemlerinde Buluş Basamağı Kriterinin Değerlendirilmesi’’ Uzmanlık Tezi, syf 29,  Ankara,2011

[11] T 1173/97 (Computer program product/IBM) , 01.07.1998

No Comments

Post A Comment